Şîretên Mehdî Seîdê Kurdî :1


MEHDİ SAİDİ KÜRDİNİN KÜRTLERE HİTABI

Ey Asuriler ve Keldanilerin cihangirlik zamanında öncü, kahraman askerleri olan arslan Kürtler! Beş yüz senedir yattığınız yeter. Artık uyanınız. Yoksa vahşet sahrasında vahşet ve gaflet sizi boğacaktır.
“Hikmet-i İlahi” denilen, kainat merkezinin nizamı ve telgraf hattı gibi bütün aleme uzanmış ve dağılmış Nurlu İlahi Kanun’un esası olan İlahi Hikmet, ufukların ötesinden kader elini kaldırmış, size emrediyor ki: “Parçalanmışlık sonucu su gibi damla damla olmuş hamiyet ve kuvvetinizi, İslamiyet’in milliyet fikri ile ‘bir ve beraber’ ediniz.. Atomların birbirini çektiği gibi (siz de birbirinize yapışıp) milli ve umumi bir gücü teşkil ederek Kürt gibi büyük bir kitleyi küre gibi çeviriniz. İslam güneşinin ışıklarına bağlı olmanın ölçüsü ile de umumi düzeni (oluşturup) muhafaza ediniz

Hem de “Hürriyet” denilen, Sübhan ve Ararat dağları gibi, özgür dağların onurlu zirvesinde ayağa kalkmış, nefsin ve kulun esareti altına girmeyi yasak etmiş, başkalarının hakkına tecavüz etmeyerek Şeriat’a dayanmış olan Hürriyet, yüksek bir seda ile sizin gibi mazinin en derin derelerinde gafil ve parçalanmış olan millete: “Cehalet ve fakirliğe hücum için fen, sanat ve silah başına! İleri arş” emrini veriyor.

Hem de “Hakikat” denilen, tabakaların altında örtülü ve hapis kalmış, zulüm tabakasını mahvedip ortadan kaldırmışken; gafletin hafifliği ile hareketlenmiş ve ayağa kalkmış olan Hakkın Habercileri size her yönden haber veriyor ki: “Özünüzde Kader Eli’nin(Allah’ın) ektiği yeteneklerinizi ve gücünüzü fiile çıkarmanın ve milletinizin özünde saklı bulunan bu özelliklerinizi eğitimin hayat suyu ile sulamanın zamanıdır. Yoksa kuruyacak veyahut nefessiz kalacaksınız”.

Hem de “İhtiyaç” denilen, medeniyetin babası ve yükselmenin sebebi olan muhtaçlık sillesini kaldırmış size hükmediyor: “Ya hayat ve hürriyetinizi bu vahşet sahrasında boğduracaksınız veya medeniyet meydanında fen, sanat, balon, trene binerek geleceğinizi karşılayacak ve o medeniyeti oluşturan kabiliyetlerinizi yeniden kazanarak olgunluğun Kabesine koşacaksınız.”

Hem de “Milliyet” denilen mazi derelerinden, hal sahralarından ve geleceğin dağlarından birer sembol olan Rüstem-i Zal ve Selahaddin-i Eyyübi gibi Kürt deha sahibi kahramanlarından aynı çadırda oturan bir ailesiniz. Herkesi kendi haysiyet ve şerefi ile şereflendiren ve yüce olan hayatın modeli olan o Milliyet fikri, size kesin bir emirle emrediyor: “Ta her biriniz bu büyük milletin hayat aynası, saadetin koruyucusu, bütün milletin içinde örnek bir şahıs olunuz. Şimdiki gibi bir şahıs değil, bir millet kadar büyüyeceksiniz. Zira amacın büyümesi ile yardım da büyür ve milliyetin yeşermesi ile ahlak ta olgunlaşır ve yükselir.”

Hem de her bir olgunluğun sebebi, koruyucusu olan cesaret ve milli namus emrediyor: Nasıl ki şimdiye kadar akıldan kalbe kanal açıp aklı kuvvete vererek eğitiminizi kılıcın keskin kenar çizgilerinden öğrenerek maddi yiğitlikte yükseldiniz. Şimdi ise kalpten akıla kanal açınız. Kuvveti aklın yardımına gönderiniz. Ta ki medeniyetin akıl meydanında milli namusunuz ayaklar altında olmasın.”
Evet, mazinin sahralarında keşmekeşliğinize sebebiyet her birinizdeki ağalık isteği, başına buyrukluk ve bencillik vasıflarınızdır. Şimdi ise bunu fikirsel gelişim, şahsi teşebbüs ve hürriyet fikrine dönüştürmelisiniz. Hatta diyebilirim ki başkalarının suskun medreselerine karşılık sizin gürültülü olan medreseleriniz birer parlamento olma niteliğini taşıyor. Ve iman arkasında Fatiha okuyuşlarınız ve semavi ile ruhani vızıltılarınız gösteriyor ki mezhep, medrese ve hamiyet olarak özünüzdeki şer’i yönetim yeteneği olduğuna dair kaderin yerleştirdiği bir işaret vardır.

İnsanda kaderin ölçüsü dildir. İnsanlığın suretinde dilin sayfalarında kendini belli ediyor. Anadil ise doğal olduğundan lafızları davet etmeksizin zihne geliyor. Alışveriş yalnız mana ile kaldığından zihin çatallaşmaz ve lisana giren eğitim, taş üzerindeki nakış gibi sonsuz kalır. Ve o milli dilin kıyafeti ile görünen her ne olursa sevimli olur. İşte milli hamiyetin bir örnek şahsiyetini size takdim ediyorum. Ki o da Mutkili Halil Hayali Efendi’dir. Milli hamiyetin her şubesinde olduğu gibi bu dil meydanında da birincilik ödülünü almıştır. Çünkü dilimizin temeli olan alfabe ve dil bilgisi kurallarını oluşturarak hamiyetin, gayretin ve fedakarlığın manevi varlığını oluşturmuştur. Hakikaten Kürdistan madeninden böyle cevherlerin çıkması bizim geleceğimizi onun gibileri ışıklandıracaktır. Onun izinden gidilmesini ve temeli üzerinde bulunmaya ehl-i hamiyete(milletini her yönden koruma gayretini verenlere) tavsiye ediyorum.
kaynak
İçtimai reçeteler

  1. Henüz yorum yapılmamış.
  1. No trackbacks yet.

Yorum bırakın